18 Ağustos 2008 Pazartesi

tutmak yok




Kırmızı sürekli ellerini tutuyor, ovalıyor da ovalıyor.. elleri nasırlaşmış bir görüntü içinde… sürekli iki elini birbirine kenetlediği için herhangi bir nesneyi tutmasını sağlamak güç… elleri arasındaki mesafeyi artırmak ( daha farklı bir dille ellerini tutmadan duracağı süreyi artırmak amaçlı ) için “tutmak yok” adında bir oyun geliştiriyorum.. Kırmızı bu oyunu çok sevdi, gülerek katılıyor..

Karşılıklı oturduğumuzda –ki onun elleri yine birbirine dolanmış halde- “tutmak yok” diyorum … bunu melodik ve coşkulu söylüyorum.. dünyanın en coşkulu an’ını yakalamış gibi.. ve bunu her dediğimde Kırmızı’nın ellerini yanlara doğru tutmasını sağlıyorum.. sonra ben ellerimi çekiyorum ve o hemen ellerini birbirine yaklaştırmaya girişiyor ki ben tekrarlıyorum “tutmak yok” .. gülerek çekiyor ellerini yanlara..

Hiçbir şey yapmadan ellerimizi yanlarda tutarsak bu süreyi pek uzatmam mümkün değil… “tutmak yok” demek ve ellerin yanda durması kendi başına ne kadar keyif vaat edebilir ki.. çak yapmak..bunu ekliyorum oyuna.. “tutmak yok /eller yana/çak…” Kırmızı çak yaparken de elini elime vurmak yerine elimi tutmaya yöneliyor.. eli sürekli başka bir eli tutmalı sanki.. elimi tam tutacağı sırada yeniden “tutmak yok” diye bağırıyorum neşeyle.. Kırmızı uyuyor buna..

Sonra “bir çak bir alkış” şeklinde çocukluğumuzda oynadığımız o el oyununa dönüştürüyorum bunu.. tekerlememiz tutmak yok’tan ibaret halde.. Kırmızı 15 kez ardışık “çak-alkış” şeklinde oyuna katılır hale geliyor.. elbette buradaki gibi bir satırlık zamanda gerçekleşmiyor bu 15’e ulaşmamız.. sanırım 3 ay içinde oluyor bunlar…

Zamanı artırdığımız bu an’da ard arda alkış yapma ve yapabileceği alkış sayısı bittiğinde çak yapmak olarak değiştiriyorum oyunu… “alkış alkış alkış”, diyorum ve bakıyorum ki alkışı bırakıp ellerini tutmaya yönelecek “çak” diyerek biraz daha zaman kazanıyorum ve “tutmak” yok tabi.. sihirli cümle.. Kırmızı 7-8 kez alkış yaparak ellerini birbirine kenetlemeden durmayı başarıyor..

Kırmızı ,başka oyunları gerçekleştirirken ne zaman ellerini birbirine yaklaştırsa “tutmak yok” diyorum ellerini olması gerektiği gibi kullanmaya yöneliyor.. çalışma zamanımızın dışında karşı karşıya geldiğimizde ona bakıp “tutmak yok Kırmızı” dediğimde kahkahalara boğuluyor.. ben de onun kadar gülüyorum buna…

Kırmızı’nın sadece ellerini karşılıklı oyun süresince değil herhangi bir zamanda da tutmadan durabilmeyi sağlaması için yine tanıdık cümleye başvuruyorum.. Kırmızı’nın ellerini yanlarda ya da bacaklarının üstünde tutması için de “tutmak yok” . Kırmızı bu şekilde birkaç dakika bekleyebiliyor… Bu bekleyiş zamanlarında sağ elini ileriye geriye hareket ettirdiğini görüyorum ve buradan bir oyun yolu.. Laylay lay la lay lay şeklinde bir melodi çıkıyor ağzımdan… daha önce bilmediğim çok da müzikal anlamı olmayan bir melodi belki de… Kırmızı’yla ellerimizi ileri geri hareket ettirerek dans ediyoruz… Kırmızı sol kolunu/elini az kullanıyor .. bu oyunda her iki kolu/eli arasında eşitlik sağlamaya çalışabiliriz… bunun için benim dikkatini sol koluna çekmem gerekiyor.. “bunu da salla Kırmızı” diyerek koluna işaret ediyorum.. dikkate alıyor sözümü…

oyunu durduruyorum Kırmızı kollarını sallayarak bana bakıyor “bir daha peki..”

Hiç yorum yok: