18 Ağustos 2008 Pazartesi

mor -iki-




03.10.2006


Bugün sanki farkındaydın da gideceğimin tüm sevimliliğini katıp da üstüne çıktın karşıma…Gözlerinin içinin gülerek bana bakmasını mı anlatmalıyım –ki biliyorum birkaç saniye içinde benim gözlerim gülmeye başladı..dudaklarım hep yanlarda.. sesimin de her zamankinden yüksek çıkmaya başladığını fark ettim.. sanki herkes bilsin o an birlikte olduğumuzu der gibi…
senin benden sonraki oyun arkadaşından utanmasam tüm birlikte geçireceğimiz zamanı seni öperek, koklayarak , sarılarak geçirebilirdim.. aslında buna dair bir itirafta da bulundum.. bunlar son saatlerimiz bolca sevişeceğiz mor’la dedim.. ama yine de içimdeki kadarını yaşayamadım..
sen bunu bil..

Öyle neşeliydin ki dediğim gibi bulaştı bana da… hüzünlü olmamı yasakladın!!! Belki böylesi en güzeli.. mor sen nesin, derim ya sana sen de yarım yamalak anlaşılan sözcüklerinle şeker , dersin ben de seni yerim…
bugün işte baştan aşağı şeker-di senin adın..
aklıma hatıra fotoğrafını çektirdin…

Burada sana dair yazılmış bir mektubumsu daha var.. o ilk günlerinden kalandı.. bu ise şimdi durduğumuz yerden.. aradan tam bir buçuk yıl geçmiş.. dünmüş tam bir buçuk yıl olalı.. bu bir buçuk yıl içinde ne çok büyüdün.. büyürken adını öğrendin..
artık sana adını ve soyadını sorduğumuzda söylüyorsun…
benim adımı , tanıdıklarının adlarını da..
karşına çıkan pek çok nesnenin adını biliyorsun..
bilmesen de; artık son günlerde artan şekilde soruyorsun “o ne o ne”
bildiklerini de sormayı ihmal etmiyorsun..
öyle anlarda yüzünde muzip bir gülümseme..
sen benimle dalga mı geçiyorsun küçük bey
demeyi ihmal etmiyorum sana içimden; hiç şüphen olmasın…

Sana tanıştığımız günlerde hamuru elletemezken şimdi hamurdan simit, ağaç, araba yapıyorsun.. hatta bugün makas yaptık değil mi… ellemeyi ilk kabul ettiğin hamur mor renk^ti ..bunu da unutmadım.. seni ikna etse etse mor ederdi… öyle de oldu… mor hamurdan sonra diğer renklerdeki hamurlara dokunmamaya devam ettin bir süre daha..
bugün eline aldığın parmak boyasını soruyordun bana ^bu ne?^ parmak boyası dememle pastel boyayı alıp sorman bir oldu.. bu ne.. şimdiye dek ona boya dediğim için meraklandın, belki bunun da bir ön adı olmalı dedin..
ve arkamdan tekrarladın ^pastel boya^..

Cee oyununa bile tepkisiz kalmışsın o zamanlar..ben onları unutalı çok oldu.. ama yazmışım yine bir yerlere.. şimdi ise sen oyun başlatıyorsun..
eline aldığın kuklaya merhaba deyip benim yanağıma uzatıp öpmesini sağlıyorsun..
ben kukla yerine seni öpsem bir kere daha…
Hele şu son günlerde oynadığın hayvanları okula taşımana ne demeli..
tek tek hayvanları yürütüp okula gidiyoruz, diyorsun onlara..
sonra da rafa koyup işte okul , diye kandırıyorsun onlarıJ
cee oynamayan çocuk sen miydin…

Şunu da unutmamalıyım ki;
sen hiç bir sesi tekrarlamıyordun … şimdi susuyor musun..
arada ye ye^lerin vardı ben de söylesem ilgilenmeyen..
şimdi kaç ye geçtik üstünden…

Resimlere hep ilgiliydin ama sadece araba olanlara..
şimdi ise hikaye kitaplarına bakıyoruz seninle..
ve sen benim sorularıma yanıt veriyorsun.. ya da birden söylüyorsun ;
tavşan geldi… pibi hapşurdu..

Mor inanamayacaksın belki ama sen küplerle kule bile yapmıyormuşsun.. oysa şimdi ^hüüpler^ diyerek nasıl seviniyorsun… bugün yine o sözettiğim muzip gülümsemeyle benim yaptığım şekillerden farklılarını yaparak ^aynı^ diye bağırıyordun… ^oldu mu mor^ dediğimde de ^oldu^ deyip aynısını yapmaya yöneliyordun… hiç meraklanma yine dedim; sen benimle dalga geçiyorsun diye…

Belki de yaşantındaki en önemli kazanımlarından biri ; çiğnemeye başlaman oldu.. sana bir parça çikolata yemeyi kabul ettirebildiğim gün;
öyle sessiz ama içinden gelerek akmıştı ki yaşlar gözünden
- sana dünyanın en büyük acısını verdiğimi hissetmiştim..
şimdi ise sana yemek ister misin diye sorduğumda -herhangi bir şeyi- ^istiyorum^, diyerek alıp ısıra ısıra afiyetle yiyorsun… çiğnemeyi öğrenmende sanıyorum ki seninle aynı boyda olan ufaklıklar etkili oldu..
seninle aşamadığımız adımlardan biri bu oldu ..
ama sen aştın.. önemli olan buydu..


Öyle çok şey var ki öğrendiğin.. öğreneceğin..
öğrenmeye devam edeceğin..
bunları yaparken, seni büyürken göremeyecek olmak, senin oyun arkadaşlığından istifa etmek … ama seni aralıklı görüşlerimin hepsinde çok şaşıracağımı bilmek , hayatlarımızdan çıkmayacağımızı bilmek evet bunu bilmek duygularımı hafifletiyor.. böyle oldu diğerleriyle de.. ama yine de biliyorum ki önemli bir şeyi bırakıyorum..
oyun arkadaşlığından vazgeçmek..
ötesi var mı ki..
bilmiyorum…


Yaşantımda olduğun için sana çok teşekkür ediyorum..
bana öğrettiklerin ve yaşattıkların için…

Hiç yorum yok: