18 Ağustos 2008 Pazartesi

mavi




Mavi üç yaşında.. ona neden mavi dediğimi bilmiyorum aslında..belki de sadece takıntılı olduğu marakaslar mavi renkte olduğundan… belki de sadece kahverengi gözleri her tür maviliği görmek ister gibi baktığından… yanlış anlaşılmalara mahal vermesin;Mavi her maviye takıntı geliştirmiyor.. ama sanki “mavi kubbe altındaki her şeye ilgi ile bakabilirim”, der gibi.. oysa tüm bunları şimdi düşündüm sanırım…

Şimdi daha farklı bir dille ifade etmeme ihtiyaç kaldı mı bilmiyorum ama Mavi görmeye az duyarlı bir çocuk.. az önce de dediğim gibi Mavi her maviye bakmayı seçmiyor ama baktıklarının ortak yanı sanırım ince uzun nesneler olmaları… ve yine birlikteliğimiz bana şunu fark ettirdi ki Mavi izlemek için kullandığı nesnenin asıl işlevini( tabi ki bu bizim için geçerli işlevi) öğrendiğinde onu izleme nesnesi kılmaktan vazgeçiyor…
Şimdi bir mavi nesnenin izlenmekten vazgeçişilişi…
Mavi , mavi marakasları eline alıp dolaşmaktan çok hoşlanıyor.. ortadan kaybolduklarında ise ağlayarak tepki veriyor… mavi marakasları bir var bir yok etme zamanı…
Bu oyunun adı “yakalamaca”
Sırayla marakaslar kimin elindeyse diğerinin onun peşinden koşup marakasları ele geçirmesi gerekli.. ben de onun kadar istek duymaya çalışıyorum marakaslara.. müziğe en yakın durduğum an şekilsel olarak da olsa…
Marakaslar benim elimde.. Mavi’nin hızlı yürüme şeklinde peşimden gelişi…yine de beni yakalıyor.. marakaslar şimdi Mavi’de… “sıra sen de Mavi ,Mavi koş” diyorum ; yetmiyor arkasından itiyorum koşar gibi yapsın diye.. koşmasa da coşkulu bir hali var,
sevdi sanıyorum…
Sosyal etkileşime dayalı oyun diyoruz Maviciğim biz buna ,diyorum (içimden ama bir yerlere böyle not düşeceğim o günlerden belli)….
İşte Mavi’ciğimle sosyal etkileşime dayalı bir oyunun hakkını verdiğimizi inandığımız sıralarda sınırlarımızı genişletiyoruz.. şimdiye dek aynadaki görüntüsünün farkında değil gibi davranan Mavi için bir fırsat an’ı.. Mavi marakasları benden aldığında ya da ben ondan aldığımda daha çok aynanın karşısına denk düşüyoruz ve Mavi’nin da bu görüntüyü fark etmesi için yönlendiriyorum… zaman geçiyor ve Mavi başka başka zamanlarda da aynaya yönelmeye, kendisine bakmaya başlıyor…
Marakaslarla bir süre yakalamaca oynadıktan sonra oyunumuz bir de “yakalamaca+ saklambaç ” a dönüşüyor …Marakasları her defasında kazağımın içine (öne) saklıyorum ve “Mavi oyuncaklarımız nerede?” diye soruyorum.. En başta ağlıyor Mavi , marakasların yokluğuna… zıplıyorum marakas sesini duysun diye..olmadı bir parçasını gösteriyorum marakasın… sonunda aramaya başlıyor.. saklayışlarımda aramaya kendiliğinden başlamasından sonra marakasların saklama yerlerini değiştiriyorum; bir öne bir arkaya.. Mavi bir süre hep önde aramaya devam ediyor.. önde çıkmadıklarında da ağlamaya.. zıplıyorum da zıplıyorum.. yine de işe yaramazsa bir parçasını gösteriyorum maviliğin… Mavi artık kazağımın her yanını kolaçan ediyor…Arıyor…Buluyor.. Saklıyorum.. buluyor…
Oyun bitti, diyorum..
Mavi artık ağlamıyor..
Şimdi ise marakasları sallayarak şarkı söylüyoruz Mavi’yle.. o ses benim gibi görünse de Mavi başını sallayarak eşlik ediyor…

Hiç yorum yok: