18 Ağustos 2008 Pazartesi

duyusal farklılıklar


Pembe’yle ne zaman karşılıklı otursak o bunu kucaklamaya dönüştürmeye çalışıyor. “Ahtapotum benim” diyorum ona…

Mor ne zaman onunla hamur oynamak istesem elini kaçırmakta.. Hamura asla dokunmak istemiyor.

Sarı’ya yanlışlıkla bile birinin eli değse bağırmaya başlıyor. Biri öpmek istese ürkerek yanağını çekiyor.

Kahverengi ellerini ısırmakta. Diş izlerini gördüğüm elleri sanki hiç acımamakta..

Kırmızı insanları duymuyor gibi davranmakta. Ona bir şey söylendiğinde yüzündeki ifadede değişiklik olmaz. Ancak ne zaman ona söylemek istediğimi melodik bir biçimde mırıldansam ağzı yanlara doğru yayılır ve kahkahaya dönüşür.. Hemen bana bakar ve ondan istediğimi yapar. Bunlar sanki birlikte eğlendiğimiz oyunların parolaları …

Gri telefonum çalsa kulaklarını kapar…Sonra da kendisini sakinleştirmek için tekrarlar “telefon mu o? Telefon çaldı”

Pembe’nin yanınıza yaklaşmasını istiyorsanız saçınızın uzun olması ya da bir kolye,küpe takmış olmanız yeterli.. önce yaklaşacak ikinci hamlesi muhtemelen o saçları sallamak ya da kolyeyi, küpeyi almaya çalışmak olacak…

Sarı’nın yakınlarında uzun bir nesne bırakmayadurun.. anında eline alıp keyifli bir gezintiye çıkar etrafta…

Gri’yle ne zaman arabalarla oynamaya kalksak başını yere dayayıp arabayı bir ileri geri sürüyor. Sessizce beklesem beni hiç hatırlamayacak sanki…

Mavi’nin gözlerinin içinde gözlerimi görmem mümkün olmadı… Ne zaman bana bakmasını istesem gözlerini kapamakta… Güneşte benimle aynı dertten muzdarip! Mavi güneşle karşılaşınca gözlerini kısıyor…

Kahverengi içinde bir tavşan yaşıyor gibi zıplamakta…Yüzündeki en mutlu olduğum anlar ifadesinin eşliğinde…

Beyaz sürekli bir müzik duyuyor gibi alkışlıyor.. Ritimsiz alkışlar bunlar. Ne dinlediğini hiçbir zaman tahmin edemiyorum.

Yeşil o gün bana hiç yaklaşmadı. Sonra başka bir gün ve bir başka gün daha….Günlerin ortak paydasını aldığımda o parfüm kokusu çıktı ortaya…

Turuncu babasının getirdiği cipsi yemeyi reddediyor. Çünkü baharatlardan hoşlanmıyor…


Otistik özellikleri olan çocuklar dünyayı farklı şekillerde algılayabilirler. Bu da alışmadığımız tepkileri ortaya çıkarır. Her birimiz için uyaranlarla kurduğumuz belirli biçimlerde ilişkiler vardır ve bunları uygun tepkiler olarak varsayarız. Oysa otistik özellikleri olan çocuklar için uyaranlar farklı biçimlerde algılanır. Bu farklılık da belli bazı duyumlara az ya da aşırı duyarlı olmalarına neden olur.
Otistik özellikleri olan çocuklar harekete, görmeye, işitmeye,okunmaya, koku ve tada az ya da aşırı duyarlı olabilirler. Bu da onların davranışlarındaki alışmadığımız tepkilerin kaynaklarına işaret eder. Bir ya da birden fazla duyusal farklılık taşımaları söz konusu olabilir.

Yukarıdaki renklerimizin her bir davranışı; duyusal farklılıklarının sonuçlarıdır.

Otistik özellikleri olan bir çocuğun herhangi bir uyaranı araması yani daha fazla istemesi ya da kaçınması onun bu duyusal alana dair az ya da aşırı duyarlılığına dair bize bilgi sağlar.

Harekete az duyarlı olduğunda ; koşarak, zıplayarak ,sallanarak, dönerek, kollarını çırparak vb. kendisini uyarır. Bazen hareketten aldığı duyum o kadar azdır ki çok az ve yavaş hareket eden bir çocuğa dönüşebilir.

Hareketten aşırı duyarlı olduğunda ise; merdiven basamaklarından inmesini ya da çıkmasını istediğinizde bacakları titreyebilir, kaydırağa binmeyi reddeder.. Her türlü hareketten kaçındığını görürüz.

Görmeye az duyarlı olduğunda; nesneleri sıraya dizer, arabaların tekerleklerini izler, pervane gibi dönen nesnelerin önünde büyülenmişcesine seyredalar, kitap sayfalarını çevirir, gölgeleri izler, insanların omuzlarının üstünden ya da anahtar deliklerinden yani farklı açılardan bakmayı sevebilir.

Görmeye aşırı duyarlı olduğunda;güneşte gözlerini kısar,karanlığı sever, gözlerini sık sık kıstığını görürüz.

İşitmeye az duyarlı olduğunda; insanları duymuyor gibi davranmasına rağmen belirli sesleri, melodik konuşmaları sever. Belli sesleri çıkaran oyuncakları kulağına dayayarak dinler. Bazen sürekli sesler çıkararak kendisini uyarır.

İşitmeye aşırı duyarlı olduğunda; matkap-elektrik süpürgesi-çöp kamyonu gibi seslerden rahatsız olur. Bunu çoğunlukla kulaklarını kapatarak belli eder.Çok alçak sesleri bile duyabilir.

Dokunmaya az duyarlı olduğunda; kucaklaşmalar ister, kendini koltuk arkaları gibi dar yerlere sıkıştırmaktan hoşlanır, dişlerini gıcırdatır, ellerini nesne yüzeylerinde gezdirir, nesneleri elinde tutar, ağzına sokar , canı kolay kolay yanmaz.

Dokunmaya aşırı duyarlı olduğunda; kucaklaşmalardan-öpmelerden hoşlanmaz, ıslak ya da yapışkan şeylerden kaçınır, saçlarını kestirmek istemez, sert yiyecekleri sevmez ya da çiğneme davranışı gelişmez.

Kokuya az duyarlı olduğunda; insanları ya da nesneleri koklar.

Kokuya aşırı duyarlı olduğunda; parfüm gibi belli kokuları sevmez.

Tada az duyarlı olduğunda; nesneleri yalayarak keşfeder. Yoğun baharatlı yiyeceklerden hoşlanabilir.

Tada aşırı duyarlı olduğunda; yumuşak yiyecekleri tercih edebilir.Baharatlı , ekşi yiyeceklerden kaçınabilir.

Otistik özellikleri olan çocuğun duyusal farklılıklarını bilmek onu anlamak için önemli bir kapıdır. Duyusal tercihlerini fark ettiğimizde onun yapmaktan hoşlandığı şeylerden yola çıkarak iletişim kurmanın yollarını genişletebiliriz.Aynı zamanda sevmediği, onu rahatsız eden şeyleri fark edebildiğimizde; ortamda uygun düzenlemeler yapabilir, aşamalı biçimde duyarlılıklarını azaltmaya yönelik etkinlikler düzenleyebiliriz.


Hiç yorum yok: