18 Ağustos 2008 Pazartesi

sarı



19 Temmuz 2000
Beni gördüğünde baktı. Ayağa kalktı ve elimi tuttu, yukarı çıkmak için. Anneye hoşça kal diyelim dediğimde dönüp el salladı ama kime baktığı belirsiz…bakışları karşıda. Yukarıya çıkmadan önce merdivenlerden önce salonun diğer kısmına yöneldi. Diğer odayı gösteren kapının penceresinden yukarıya doğru çevrildi başı. Bakışları nereye isabet ediyor?. Benim yönlendirmemle merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladık. Sınıfımız merdivenin hemen bitişinde. Bunun olumsuz yanlarından biri belki de ortadaki alanda yer alan dolaba bakmadan, önünden geçmeden önce sınıfımızın kapısının karşımıza çıkması. O da hemen elini kapı koluna yöneltip içeri giriyor. O gün sanki tüm dünyayı tanımak ister gibi kendi gözleriyle ve tek başına.. Ayakta dolanıyor dolaba uzanıyor eli. Eline aldıklarını çeviriyor bakıyor. Ne ben varım burada şu an ne de yanımdaki diğer eğitimci. O bizi almıyor buraya.. Dışlandığımız bu anda biraz kararsız hareketlerim. Onun dünyasına adım atmalı mıyım biraz beklemeli miyim.. Adımım ne yönde olacak? Ona hemen benim dünyamın davranışlarını sergilemeye bununla da yetinmeyip ona bunları uygulaması gerektiğini mi anlatmaya çalışacağım sesimle, hareketimle ya da bakışlarımla.. Ne kadar sıyrılabileceğim bana dayatılanlardan?

Eline ipi alıyor..iki yanında siyah içi boş plastik tutamakları olan turuncu bir ip.. elinde çeviriyor, orasına burasına bakıyor.. ilk kez tanışıyorlar sanki..ne yapacağını merak ediyorum.. ve hala kendimi burada eğreti hissediyorum.dolaptan tahta çekici alıp tutamaklardan birinin içine sokuyor.bi de öyle bakıyor. Şimdi ne olacak? Ne oldu ya da? Şimdi eklenen bu parçayla yeni bir tanışma..ipi elinde öyle bir tutuşu var ki ben yine kendi imgelemimden kurtulma cesaretini gösteremeden bunun bir mikrofon olabileceği fikriyle adımımı atıyorum.. o hoşlanmıyor bu fikirden.. bunu belirtmenin de bir sakıncasını görmüyor.elimden çekip alıyor. Çekici oraya buraya vuruyor önce sonra da başına değdirmeye başlıyor. Aklıma tabi ki yine kendi kalıplarımın esiri olarak bunun bir traş makinesi olabileceği fikri geliyor.. yine adım atıyorum korkarak.. bu defa gülümsetiyor bu onu. Önümde sandalyede oturuyor ve ben saçlarını kesmek için dolaşıyorum makinemle kafasının tüm yüzeyinde… makine özellikle boynuna doğru geldiğinde vücudunu öne çekerek kahkaha atıyor..kahkaha… benim de saçımı keser mi acaba? Sadece bir kez değdiriyor başıma sonra yine kendisine.. ve kahkaha…

Hiç yorum yok: