BOWLİNG
Bowling oyunu temelde motor
gelişimi destekleyici bir oyun olsa da ben onu en çok dil gelişimini ve
sosyal gelişimi desteklemek için pek çok fırsat sunduğu için seviyorum.
Hedefe yönelik top yuvarlamayı gerçekleştirerek şişelerin devrilmesi
sağlandığında ortaya çıkan sevinç nidalarını paylaşmak da çok keyifli..
kollarınızı yukarı kaldırarak oleyyy diye bağırmanız bile pek çok çocuk
için kahkaha attırıcı..
^Bacaklarını aç^ ve ^geri geri git^ yönergelerini öğrenmek için
bowling oyunu iyi bir fırsat… Çocuğumuzun bacaklarını yanlara doğru
açması topu daha kolay yuvarlaması için uygun bir konum sağlayacaktır.
Karşısında durduğumuzu varsayarsak bacaklarını aç dedikten sonra kendi
bacaklarımızı açarak oturmamız model teşkil ederek taklit etmesini
sağlayabilir. Ama çoğu kez bir çok kez bu konumu sağlamak için sizin
ellerinize de ihtiyaç duyabilir..
Ayrıca pek çok çocuk topu
yuvarladıktan sonra şişelere doğru yaklaşmayı huy edinmiştir:) Çoğu kez
de top tüm şişelerin devrilmesine yetmediyse kalanları eliyle devirmek
istemektedir. Bu yüzden geri geri git yönergesiyle eski konumunu
sağlamak uygun olacaktır. Bu sırada pek çok çocuk için yönergeden
kastedilenin ne olduğunu anlaması için başlangıçta fiziksel destek
sağlamak gerekmektedir-ki bu da oyun içinde oyuna dönüştürülebilir.
Geriye doğru çekme oyunu ve bu sırada eşlik eden eğlenceli bir ses pek
çok çocuk için eğlence anlamı taşır.. bazen tek bu nedenle istenileni
anlamaya başladığı halde gelip sizin çekmenizi bekleyen küçük keyif
insancıkları bile oluşabilir…
Şişeleri dizerken
hedefleyebileceğimiz dil ifadeleri değişebilir.. bunu belirleyecek olan
kuşkusuz kiminle oynadığımız.. bazen şişelerin renklerini söylemek bazen
şişeleri sayarak koymak bazen doingg doingg gibi bir sesle şişeleri
uçurarak yere kondurmanız ilgi çekici olabilir.. bazen de hangi şişeyi
önce koyacağınızı oyun arkadaşınız belirleyebilir.. şişelerinizin
özelliğine göre hangi renkte olanı hangi boyutta olanı…vb. koymanızı
istediğini sorabilirsiniz.
Ya da şişeleri koyarken renklerini söylemesini, saymasını isteyebilirsiniz.
Yine bowling oynarken seçim yapma olanağı da sunabilirsiniz. Hangi renk
topla oynamak istiyorsun? Yeşil top mu sarı top mu? Hangi topla oynamak
istiyorsun? Büyük top mu yoksa küçük top mu? gibi her çocuk uygun olan
hedefe yönelik ifadelere teşvik edilebilir.
Topu yuvarlayıp
zafer yakalandığında ise yine ne oldu sorusuna yanıt verme (“ düştü”yü
öğrenmek için çok güzel bir yerdir), düşen şişelerin renklerini söylemek
, kaç şişe düştüğünü saymak,kaç şişe kaldığını saymak, hiç şişe
kalmadığını “sıfır”ı kavratmak gibi pek çok son oluşturulabilir.. Bu
arada şişeler düşmediğinde el işaretleriyle birleşen sesler de çoğu kez
oyun arkadaşlarımıza çok komik gelmektedir. Aynı şekilde sıfır sözcüğü
ile beraber gelen hiç yok jestleri de ilgi çekici olabilmektedir.
En güzel anlardan biri de yayayaşaşaşa zamanları… yayayaşaşaşa
nidalarıyla tüm şişeler devrildiğinde oyunun devamını istemek için de
tam zamanıdır. Bir daha oynayalım mı sorusu işte tam burada gelir..
Bazen öyle keyiflidir ki tekrar tekrar düşürmek; şişeleri dizmekten
bitap düşebilirsiniz. Hımm bir de özellikle nesnelerin isimlerini yeni
öğretmeye ,adını duyduğunda etrafında bu nesneyi aramaya yeni başlayan
çocuklar için topu biraz rasgele geri yollayıp top nerede? diyerek
aramasını sağlamak da mümkündür…
Oyunun sonunda da şişeleri sepete toplamak gene beraber gerçekleştirdiğimiz bir son olmalı…
İki kişi bowling oynamaktan sıkıldaysanız artık oyuncu sayısını
artırarak sırayı bekleme,sıranın kimde olduğunu işaret etme ya da
söyleme zamanı –ki sıra beklemek hiç de kolay değil…
Bir de
son dönemde ışıklı-sesli ya da şişelerinin içinde küçük toplar olan
bowling setleri de var.. ki onlar hem bazen daha dikkat çekici hem de
yeni ifadelere kapı açmamızı sağlıyorlar..
Ben bowling oynarken çok
eğleniyorum. Bazen hiç düşünmediğim biçimler ortaya çıkıyor bu daha da
eğlenceli hale getiriyor oyunu.. şimdi sıra sizde:)
Not: şişe
sözcüğünü kullanmanın çocuklar için daha iyi olduğunu sanıyorum… ama
özellikle melodik seslere ilgisi olan çocuklar için kuka ya da labud
demek daha uygun olabilir.
17 Şubat 2013
10 Mart 2013 Pazar
Renkli Halkalar
RENKLİ HALKALAR
Bu beş halka ile neler yapabiliriz?
Çubuktan halkaları çıkarabiliriz.
Çubuğa halkaları takabiliriz.
Çubuk zemine takıldığı için döndürerek çıkarma ve tekrar takma çalışabiliriz.
Halkalardan birini gözümüzün önüne getirerek delikten bakıp göz teması kurabiliriz.
Halkalardan biriyle yüzümüzü kapatarak cee oyunu oynayabiliriz.
Halkaları bileğimize takarak bilezik yapmayı deneyebiliriz-ki bir kısmı küçük gelecektir
Halkaları başımıza koyarak simitçilik oynayabiliriz.
Çubuğa takmadan üst üste koyup kule misali devirebiliriz.
Çubuğa halkaları sırasına uygun takmayı deneyebilir,
büyüklüklerini fark etmeye yönelik oyunlar geliştirebiliriz.
Büyük ve küçüğü ayırdetmek ya da isimlendirmek için kullanabiliriz.
Renkleri ayırdetmek ya da isimlendirmek için kullanabiliriz.
Saymak için kullanabiliriz.
Peki ya başka?
13 Şubat 2013
HOLLANDA’YA HOŞGELDİNİZ!!!
HOLLANDA’YA HOŞGELDİNİZ!!!
Çocuk sahibi olmayı düşünmek, düşlenen bir İtalya seyahatini planlamak gibidir. İtalya hakkında kitaplar satın alır ve şahane planlar yaparsınız. Kolesium, Michelangelo, Pisa Kulesi ve Venedik’teki gondollar... İtalyanca konuşmaya bile başlarsınız. Her şey size çok heyecanlı gelir.
Büyük bir sevinç, heyecan ve sabırsı
zlıkla beklediğiniz gün gelir. Bavullarınızı hazırlar ve yola çıkarsınız.
Saatler sonra uçağınız iner. Hostesiniz size “Hollanda’ya Hoşgeldiniz” der.
“Hollanda” diye yarı hıçkırıklı bir ses çıkar ağzınızdan.
“Ne Demek İstiyorsun? Ben İtalya’ya Gideceğimi Söylemiştim!”
“Ben İtalya’da İneceğim”
“Hayatım Boyunca Ben İtalya’ya Seyahati Düşledim!”
Fakat bir uçuş hatası yüzünden uçak Hollanda’ya inmiştir ve burada kalmak zorundasınızdır.
Burada unutulmaması gereken şey geldiğiniz yerin korkunç ya da açlık ve hastalığın olduğu bir yer değil, sadece ve sadece değişik bir yer olduğudur.
Şimdi tekrar alışverişe çıkıp, yeni kitaplar alıp, yeni bir dil öğrenmeli ve daha önce hiç karşılaşmadığınız insanlarla karşılaşmalısınız.
Dediğim gibi sadece değişik bir yer. İtalya’dan daha ağır giden bir yaşam temposu var ve daha az şaşalı. Ama bir süre sonra kendinize gelip de etrafınıza baktığınız zaman Hollanda’nın yel değirmenlerini, lalelerini hatta Rembrant’ı bile fark edersiniz.
Ancak tanıdığınız herkes kendi İtalya seyahatleri ile öyle meşgullerdir ki hep İtalya’ya olan şahane seyahatlerinden bahsederler.
Belki de arada sırada kendi kendinize şöyle dersiniz: “Ben de Oraya Gidecektim. Ben de İtalya’ya Seyahati Planlamıştım”
Şu var ki; İtalya’ya gidememiş olmak üzerinde bütün hayatınızı harcarsanız, Hollanda’nın çok özel ve harika özelliklerini değerlendirip, keyfine varamazsınız.
Emily Pearl KINGSLEY
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)