20 Ağustos 2008 Çarşamba

pembe hanım^ın düşleri -üç-


hala devam ediyoruz pembe ile anlaşmanın yolunu bulmaya.. yine ben odada aramıza girebilecek olduğunu düşündüğüm her şeyi yok etmeye çalışıyorum gizliden..

bugün pembe^yi gördüğümde; tam bir kapıdan içeri girecekken annesinin karşı koyuşuyla karşılaşıyor.. beni görünce yüzünde memnuniyetsiz bir ifade oluşuyor.. hem istediği kapıdan içeri giremedi hem bir de üstüne ben çıktım karşısına..benimle gelmeye istekli olduğunu düşünürsem pek iyimser davranmış olacağım.. davranmama imkan da tanımıyor zaten.. kucağımda pembe merdivenleri tırmanmaya koyuluyoruz ki yanağımı ısırmaya yöneliyor.. bu konuda kendimi takdir edebilirim ki reflekslerim iyi gelişti..ısıramadan çekiyorum yüzümü..annesi fark ediyor bu hamleyi..sanırım biraz mahçup bir yüze büründü.. dönüp bakmıyorum .. ama hiç gerek yok mahçup olmanıza diye geçiyor içimden..hem de hiç.. bir kaç basamak daha geçiyoruz ki pembe^yi bırakıyorum kucağımdan.. artık kendisi çıkmayı kabullenmiş durumda… elimden güç alıp çıkıyor basamakları bir bir..
yukarı çıktığımızda odamıza geçmek istemiyor bu defa.. şu an için en az cazip olan oda belki de bizim sınıfımız.. bir iki kapıyı yokluyor.. sonra merakını hafifletmişken kendi odamıza geçiyoruz..
hala çok huysuz.. ağlamaklı , isteksiz .. onu biraz neşelendirmek için masanın üstüne bırakıyor ve başlıyorum uçtu uçtu demeye.. yüzünde tanımaya başladığım gülümseme başlangıcı ile hayır ağlayacağım ben diyen inatçı ifade karışmış durumda.. bir iki kez kucaklayıp döndürüyorum onu.. sonunda o da teslim oluyor keyfe.. ben uçtu uçtu der demez kollarıma atıyor kendini.. sonra ben bir daha diyorum o masaya tırmanıyor tekrar tekrar atlamak için.. üç beş kez derken bitiriyoruz oyunu.. yeniden hoşnutsuz burada olmaktan..
iki sandalyeyi karşılıklı koyuyorum ve elimdeki çikolatayı göstererek çağırıyorum onu yanıma.. koşup geliyor hemen.. ah çikolata sana nasıl teşekkür edeceğim bilmem.. otur diyerek sandalyeyi işaret ediyorum.. oturuyor da.. sonra hemen çikolata.. alkışlamaya başlıyorum bu defa.. pembe sen de yap.. alkışlıyor o da.. hemen çikolata.. bay bay diyorum elimi sallıyorum .. pembe alkışlıyor yeniden.. bir elini tutuyorum tekrar bay bay pembe.. elini yukarıdan aşağıya hareket ettiriyor pembe.. hemen çikolata..
burnuma dokunuyorum pembe burnuna dokun.. alkışlıyor yeniden.. kızıyor bana .. neden çikolatayı vermedim ki.. parmağını işaret konumuna getiriyorum elini yüzüme doğru savuruyor..benim burnuma dokunacak besbelli.. bileğinden tutuyorum kendi yüzüne doğru çeviriyorum elini..önce rasgele dokunuyor yüzüne.. sonra bir daha birlikte tam burnuna götürüyoruz o küçük eli.. ve çikolata..
minik çikolata bitti, çikolata kağıdını ona uzatıyorum ^çöpe at^ diye.. bunu birkaç kez birlikte yapmıştık..şimdi tek başına yapıyor.. bu kadar çabuk kavramış olmasına seviniyorum…

sonra masaya geçiyoruz .. ben sandalyeme oturabiliyorum da pembe^nin oturmasını sağlamak için önce bir kucak gerekiyor.. kucaklayıp pembe^yi sandalyesine oturtuyorum .. kalkmasına zaman tanımadan çikolatayı hatırlatıyorum.. sonra yan yana durmaları gereken küpler geliyor yeniden sahneye.. bu defa ilk iki kübü ben üst üste koyup sıkıca tutuyorum onları ki pembe indirmesin diye..sonra ona veriyorum bir küp.. üstüne koymasını sağlamak içinden elini tutuyorum.. istemiyor onları uzayan halde..ama ben hala sıkıca tutuyorum.. sonra bir küp.. bir küp daha.yavaş yavaş elimi gevşetiyorum .. pembe üst üste koymaya başladı işte.. sekiz küp üst üste geliyor işte oldu kule.. bir iki üç diyorum kuleyi devirmesini sağlıyorum.. sonra bir daha üst üste koysun diye küpleri ona uzatıyorum.. pembe kule yapıyor hem de ben hiç karışmadan.. sonra yıkıp kuleyi birlikte küpleri kutusuna kaldırıyoruz ..
sonra sonra sonra başka başka oyunlar.. arada bir ağlıyor pembe.. bu defa yüzündeki ağlayan ifade her zamankinden farklı.. biraz muzip biraz büyük bir kadın edasında.. bir an sadece beni denediğini düşünüyorum.. bir an çaresizce acı çektiğini .. görmezden geliyorum ama içim durmuyor..

biraz benim istediklerim olurken biraz da onun seveceği hoplatmalar , uçtu uçtu^lar , birlikte zıplamalar.. ve tabi ki çikolatalar…

bu günün kayda değer anlarından biri de yine boncuklara dair.. bugün ipi ve boncuğu görür görmez dizmeye yöneliyor pembe.. ama bu defa tam da beklenen gibi ipe.. ancak bunu tam gerçekleştiremiyor henüz.. küçücük parmaklarıyla tutuyor ipi , geçiriyor da boncuktan .. ama o ip asla deliğin diğer yanında belirmiyor.. hemen benim elime uzatıyor ipi.. tutayım mı diyorum bana bakar bakmaz tutuyorum ipi.. birlikte ipin ucunun görünmesini sağlıyoruz; sonra o çekiyor ipi.. 5. boncuğu pembe tek başına geçiriyor ipi.. kocaman bir alkış.. kocaman bir gülüş.. kocaman bir yürek ferahlığı…

sonra bakıyorum azalmış birlikte geçireceğimiz zamanımız.. benim olmayacağım bir zamana ; yeni oyun arkadaşına kavuşacağı anlara az kalmış.. şimdiye dek daha çok bizi izleyen gözler bunlar.. o gözlere teslim ediyorum pembe^yi.. birlikte en keyif alabilecekleri oyunları oynuyorlar önce..uçuyorlar.. sonra bir iki masabaşı oyunu.. sonra yer.. sonra yine uçuyorlar birlikte.. şimdi izleyen benim gözlerim..

bitiyor sonra … bitiyor bu beraberlik.. yeni oyun arkadaşının elinden tutarak iniyor merdivenleri..

bir kez daha üçümüz beraber olacağız.. bu defa artık nelerin oynanacağı belirli olacak genel anlamda… bu defa ben daha çok bakıyor olacağım ona..

ecem olduğu yere geldiğinde – ki artık bizim de ecem^imiz ol diyebilirim ona- koşuyor o kapıya.. bu defa kimsenin engel olmasına zaman tanımadan giriyor içeriye.. hızlıca uzatıyor elini masanın üstünde duran kalemlere … bir nevi pembe kaşık olsun istiyor bu kalemler.. ancak o kalemlerin bir sahibi olduğu hatırlatılıyor ona.. konmalı yerlerine .. üzücü bir ayrılık pembe.. kalemler kalıyor odada..
bay bay pembe…

Hiç yorum yok: